Kayıtlar

Haziran, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
         BENİ BUL Kapanıyor gözlerim, Nerede kiraz ağacım ? Nerede çocukluğumun şarkıları ? Göremiyorum... Sanki kaybolup gitti herşey korkuyorum.. Yavaş yavaş batıyorum dibe Hoyrat bir suyun en derinine, Ve bir gün bulunmak için, İçimdeki ateşle parlıyorum şimdi.. Biliyorum Açılacaksın küçük bir sandalla denize, Gelip üzerimde duracaksın. Dalacaksın en derine ve beni göreceksin, Yüzeceksin vurgun yesen bile Dokunacak ellerin bana. Alıp yüzüne süreceksin belki.. Tıpkı küçük çocuklar gibi sevineceksin Ama beni korkutan ne biliyormusun ? Ya gelmezsen.. Ya yandığımla kalırsam ? Acele et kapanıyor gözlerim Beni bul diye İçimdeki ateşi bıraktım sana Hiçbir denizin söndüremediği ! Kaybolup gitseniz ve derinlere bıraksanız bile kendinizi sizi çekip çıkarmasını istediğiniz birisi vardır belkide herşey onun içindir yaşamakta ölmekte... Bu ve bunun gibi birçok şiirden ve yazıdan haberdar olmak için lütfen aşağıdaki hesaplardan beni takip e...
Sevdiğiniz insanı ne kadar az görmeye başlarsanız o kadar artar sorunlarınız ve gelmedikçe hiç düzelmeyen bir zincir başlar ama içinizdeki umut herşeyin düzeleceğini onunda bir an önce geleceğini hayal eder.. Hayal etmeye devam edin çünkü hayal etmek bedava..       İÇİMDE BİR HİS VAR  İyi değilim, Gelmedi bu sabah balkonuma konan kuşlar Açmadı çiçeğimin son tomurcuğu Terliğimin tekini bile bulamıyorum.. İyi değilim ben  Hemde hiç iyi değilim Islanmış geceden ayırdığım odunlarım, Ve bir türlü peşimi bırakmıyor, Gölgem gibi sorunlarım.. Ama içimde bir his var, Sanki yarın gibi Belki daha yakın.. Göreceğim seni. Belki yıllar geçecek, Belkide birkaç saniye.. Ama içimdeki çocuğun umudu hiç geçmeyecek İçimde bir his var, Beni bile inandıran... İçinizdeki çocukların hislerine.. Bu ve bunun gibi birçok şiirden ve yazıdan haberdar olmak için lütfen aşağıdaki hesaplardan beni takip etmeyi unutmayın  Inst...
Bazen kendi içinizde mapusluk çekiyorsunuz. Ne bir ziyaretçi nede gelen bir dost. Gözleriniz her zaman bir kapıya , bir sese ve bir güne takılı kalıyor işte o gün herşey daha anlamlı hayat daha mantıklı gelmeye başlıyor ve doğru kararlar almaya başlıyorsunuz. O yüzden herkes bir gün kendi içinde mapusluk çekmeli o zaman herşey daha güzel olacak...     TAKILDI TELLERE KANATLARIM Boncuklar dizdim nasırlı ellerimle, Pamuktan bembeyaz ipliklere.. Yorgun ayaklarımla volta attım defalarca Dayanamadı bedenim Yorulmuş uzanırken yatağımda ; Bir kuş takıldı hücremin tellerine, Çırpınıp dururken kanattı bedenini. Çıkıp kurtarmak istedim Firar deyip vurdular umudunu.. Muhafız durup dururken kanattı bedenimi Dostlarım öylece uzaktan izlediler Yardım ve yataklıktan hüküm giymemek için Kan dolmuştu içim.. Birdaha hiçbir kuşu kurtarmak istemedim O gün bende vurdum içimdeki kuşu Oysaki uçacaktık birlikte.. O bana gel diyecekti Ben gelemem desemde Gidip izleyecekti en sevd...
Savaşlara sırtımızı dönüyoruz. Hiç kapımızı çalmayacak o duruma hiç gelmeyeceğiz diye düşünüyoruz. Tıpkı onların yıllar önce yaptığı gibi.. Kaçımız kendimizden önce çocuğunuzu kaçırır bir bombadan ? Yada sırtındaki çocuğu vurulmasın diye arkasını dönmeden kaçmaya çalışır ?          YANGIN YERLERİ Gözler gördüm yangın yerlerinde, Takıldım kaldım bir tanesine.. İçinde ; Balkondan balkona uçak fırlatan çocuklar.. Kulak verdim çaresiz hayallerine Kırlarda koşan bembeyaz bir atı, Bağdaş kurduğu birde sofrası vardı. Sessizce köşeye geçip devam ettim izlemeye Sonra birden irkildi Ve kapattı gözlerini.. O şimdi mutlu görünen bir beden üzülmesin diye yavrusu, Ama içinde saat sabah dokuzun beşi.. Acılar içinde feryat eden adam duyulmayan insanlara... Bu ve bunun gibi birçok şiirden ve yazıdan haberdar olmak için lütfen aşağıdaki hesaplardan beni takip etmeyi unutmayın Instagram : @oguzhanahmett Twitter : @Oguzhnahmet Ve paylaşmak istediğiniz yada ...
Bir yerlerde hayatınızın rengi saklı,size savaşta yaralanıp düşseniz bile dizlerini siper edip yaranıza tampon yapacak belkide sizi taşıyıp tertemiz yataklarda yatıracak ve ona koşarken daha önce yolun kenarındaki çiçekleri ilk defa görmenizi sağlayacak birileri var. Onları bulun ve sevin.. Çünkü ben öyle yapacağım.     SANA TAKILMIŞIM Sesim dipsiz bir kuyunun dibinden geliyor şimdi Elimden tutupta çıkaracak kimsem kalmamış. Laf lafı açıyor sesim yabkiyankılan duvarda, İnce bir çığlık seni hatırlatan Nefesime dokunup yüzüme vuran Ayağımın her yeri çamur içinde.. Kendimi itip çıkaracağım duvar kaygan. Nasıl oldu da düştüm buralara ? Bilmiyorum Galiba aklım sana takılmıştı, Sonrasını hatırlamıyorum.. Aklı takılı kalanlara... Bu ve bunun gibi birçok şiirden ve yazıdan haberdar olmak için lütfen aşağıdaki hesaplardan beni takip etmeyi unutmayın Instagram : @oguzhanahmett Twitter : @Oguzhnahmet Ve paylaşmak istediğiniz yada danışmak istediğiniz konularda...
Sonuna kadar yapılan şeylerden sonra ümitler kesilir zannederiz ama yine en son başladığımız yere geri dönüp hatalarımızı tekrar yaparız bizde insanoğluyuz..       HATALARIM Koştum.. Takatim kalmayıncaya Birşeyi anlatamayıncaya Şarkılar söyleyemeyinceye Yorulmaz denen dilim yoruluncaya kadar koştum.. Yinede seni anlatmaya gücüm kalmış Yinede dilimde sen varsın. Baktım.. Kan çanağı olana Kirpiklerim rüzgardan düşene Uykusuzluktan ağlayana İçi yanana kadar gözlerimin baktım. Yinede senden güzel birşey bulamadım, Yinede yüzün kadar güzel birşeye bakmadım. Yürüdüm.. Aşınana kadar ucu ayakkabılarımın Altı su toplayana kadar ayaklarımın Mecali kalmayana kadar parmaklarımın yürüdüm. Yinede senden başka gezilecek bir yer bulamadım, Yinede senden başka gidilecek bir yer bulamadım. Ve en son.. Yoruldum.. Ciğerlerim patlayana kadar koşmuş gibi Yerinden hiç kalkamayacak kadar çok yoruldum. Ama yinede sende dinlenmeyi seçecek kadar aptalım.. Hataların...
Bazen acılar hiç beklemediğin anda gelir başına ve ne yapacağını ne edeceğini bilemezsin.. İşte o anda daha hızlı devam etmelisin ya öleceksin yada büyüyeceksin.. Unutma..   SICAK YAZ YAĞMURU Sıcak bir yaz akşamında Aniden yağmura denk gelen kelebek gibiyim Nereye kaçacağımı ve gideceğimi bilmeden Korkarak uçuyorum şimdi Aklımdaki tek düşünce ; Ölüm bu kadar yakın olmamalı Ve ölümle dans bu kadar korkutmamalı beni.. Daha hızlı devam edenlere.. Bu ve bunun gibi birçok şiirden ve yazıdan haberdar olmak için lütfen aşağıdaki hesaplardan beni takip etmeyi unutmayın Instagram : @oguzhanahmett Twitter : @Oguzhnahmet Ve paylaşmak istediğiniz yada danışmak istediğiniz konularda mail adresimden bana ulaşabilirsiniz.. M: oguzhanahmetdemirel@gmail.com
Bir keresinde o gelecek diye bir otogarda 6 saat beklemişliğim vardır benim. Öyle hasretle öyle özlemle beklediğim 6 saat. Birşeyler satan insanlarla kaç defa akraba çıktım bilmiyorum doğrusu ne kadar beklersem bekleyeyim inmedi hiç kimse o otobüsten. O gün anladım birşeylerden ümidini kesince insanın kendi kendine öldüğünü...         BEKLEYİŞİM Yarınlarım ; Bir otobüs durağında gelmeyen bir otobüsü bekliyor şimdi, Umutlarımsa: Arka kapıdan bir hemşerimi indiriyor Gözüm bir öne birde arkaya bakakalıyor. Sevgim; İnen herkesin yüzünü seninkine benzetiyor. Kulaklarım: Duyduğu her sesi sen zannediyor Ayaklarım: Telaşlı telaşlı volta atıyor olduğu yerde Çok geçmeden bir başka otobüs giriyor gara Son otobüs.. Birer birer iniyor herkes Birbirine koşup sarılıyor. Kavuşmanın mutluluğu yankılanıyor yanı başımda, Ama hala umudum var Çünkü biliyorum yavaş toparlanırsın sen. Ve birden kapatıyor kapılarını otobüs İçimden avaz avaz bağırıyorum Kapatmayın ! ...
Göründüğü gibi değildir hiçbir şey ; Kimisi duvarlar örer yüreğinin etrafına kimiside sevdiğinin mutluluğu ve sevgisiyle tamir eder yüreğini oda giderse eğer su alır kapatılan yaralar. Ya çürür beden yada boğularak ölür peki sen nasıl öleceksin ?        SESSİZCE ÖLÜYORUM Batıyorum.. Yavaş yavaş su alıyor yüreğim belli ki, İki elim ikide ayağım var oysaki Kapatamıyorum deliklerimi Yetemiyorum kendi kendime.. Bir ölüm bu kadar basit olmamalı, Bu kadar yakın olmamalı bir cana. Göz göre göre batıyorum Tutamıyorum elimde hiçbir şeyi Dört kolla sarılamıyorum mesela Güzel yolları görüyorum ama yürüyemiyorum Nefes alamıyorum bir türlü doğru düzgün Bedenim bana bende bedenime batıyorum.. İçimdeki duvardan resimlerini söküyorum Ondan su aldı her yerim biliyorum. Şimdi bu harabeyi öylece bırakıp, Gidiyorum... Yaralarını sevgiyle sarmış daha sonra büyük yaralar almış insanlara... Merak etmeyin insan vücudunun kendini yenileme gibi bir özelliği vardır.B...
Hiç bir şehirden umudunuzu kestiğiniz,yada o şehirden istemeyerek uzaklaşmak zorunda olduğunuz oldu mu ?  Ben bunu bilmem kaçıncı defa yaşıyorum. Tam alıştım derken bir yere başka bir yerde başka bir ev bulmam gerekiyor ama giderken hep aynı senaryo arkada gözü yaşlı dostluklar ve içinizi buruk bırakacak hikayeler.. Biraz şanslıysanız sizin için gözyaşı dökecek insanlar vardır elbet kimileri dışına kimileri içine...           HUZURSUZ AYRILIŞ Dört yıl onaltı gündür hiç durmamıştı aldığın kol saati, Bu şehirden gideceğim diye mi durdu ? Yoksa beni sen geçerken mi ? Yükümü taşıyamadı bir türlü valizim, İçindekiler ağır diye mi  Yoksa zar zor sığdırdığım için mi seni ? Ve neden bu kadar halsizim,  Dün gece hiç uyuyamadığım için mi ? Yada bir daha hiç bu şehirde uyuyamayacağım diye mi ? Alıştığı şehirden vazgeçmek zorunda kalanlara.. Bu ve bunun gibi birçok şiirden ve yazıdan haberdar olmak için lütfen aşa...
Yıllardır etrafınızda olan şeyler size artık önemli gelmiyor olabilir benimde öyleydi.. Taki yıllardır içimi anlatan parmaklarımın ağırlığını taşıyamayana kadar. Kanayan parmağımı umursamadan uzun bir süre yılların sonunda oluşan parçaları izledim. Bugün benim yıllarımı verdim diye üzüldüğüm şey bir kalemdi ya senin üzüldüğün şey ?    PARÇALANMIŞ YILLARIM İçim bu gecede hüzünlü, Yıllardır şiir yazdığım kalemim avuçlarımın içinde kırıldı. Kendimi ; Babasının memuriyet ataması yüzünden şehir dışına gitmek zorunda kalan çocuklar gibi yada Bir buluşmaya saatler öncesinden hazırlanıp son saniyede ekilmiş gibi hissediyorum. Öte mahallede iki tur atıp eve geliyorum Aslında çokta pahalı değil yeni bir kalem Ama o zaman eskilerin ; '' Bizim zamanımızda birşeyler atılmaz tamir edilirdi '' sözünün ne anlamı kalırdı ki ? O yüzden kırılan kalemimin kurşununa sürterek parmaklarımı Kalemimi çiziyorum sadece kağıda Hiç bir kalemden daha güzel şiir olur mu ? Yanı baş...
Bazı insanlar ilham gibidir nerede ne zaman aklınıza düşeceği hiç belli olmaz. Bazen bir dağın başında bazen de bir göl kenarında o yüzden her zaman yanınızda bir parça kağıt ve birkaç satır yazacak kadar mürekkebi olan bir kaleminiz olsun...         KÜÇÜK SAHİL TABUREM Şimdi sahile konulmuş küçük taburelerde, Dostlarımla otururken çaktırmadan dizlerimin üstüne koyduğum kağıda yazıyorum seni. Önümde eski,bir bacağı umutlarım gibi kırık masam ve masanın yarısını bile kaplamayan küçük kırmızı bir örtü.. Tıpkı hayallerimi yalanlarımla örtmeye çalıştığım gibi emanet duruyor olduğu yerde.. Üstünde bir bardak çayım, Ve bardağın yanında ön cebinde resmin olan eski püskü bir cüzdan. Seni yazarken en çokta yanı başımda çalan klarnet sesini sevdim denizin sesiyle karışan. Beni olduğum yerden senin yanına getiren astral ses.. Ve sen benim sahilimin küçük taburesisin aslında bense senin yüzüne vurmaya çalışan bir güneş. Ama sen bilmiyorsun batıyorum yavaş yavaş be...
Bazı şeyler yüreğinizi yakıpta gider. İçindeki umutlarınızı,hayallerinizdeki,en saf duygularınızı umursamadan hemde. Oysaki siz en güzellerini biriktirmiştiniz herşeyin yakıp yıkan insana vermek için.. Şimdi oturup dizlerinizin üzerine günlerce,aylarca,hatta yıllarca sürecek olan yangını izleyeceksiniz. Külleri kalacak herşeyin onuda siz süpüreceksiniz...       GÖNÜL YANGINIM Bir prizden çıkmış dediler gönül yangınım, Önceleri inanamadım Çünkü sen çıktıktan sonra kapatmıştım ben içimi Oysaki çiçeklerim,elbiselerim Kağıttan gemilerim vardı içeride kül olup gittiler. Yan komşum aramış itfaiyeyi Ama daha gelmediler.. Bir müddette gelmezler zaten.. Bense dizlerimin üstüne yığılmış Feryat figan izliyorum yangını, Su atanlar da var elbet Ama onlarda biliyor sönmez suyla gönül yangını Gönül yangınını sular söndürmez... Gönlü yangın yeri olanlara... Külleri nereye atacaksın hiç düşündün mü ? Öyle bir sepete yada bir çuvala koyarakta taşıyamazsın ki.. Bir k...
Bazen bir çift söz yetmeli sevdiğini anlatmak için. Saatlerce şiirler şarkılar yazsanda o söz kadar güzel olmaz hiçbir şey o yüzden hayatınızdaki bir çift güzel sözü çabucak bulun yoksa söyleyecek kimseniz kalmayabilir..            OPALİM Dünyadaki tüm renkleri içinde bulundurur derler Opal taşı Desene gülüşünü hiç görmemişler, Görmesinlerde zaten.. İstemem ! Milyonlarca rengin iki dudağının arasından gözlerime süzülmesi birkaç milyon opal taşı eder doğrusu.. Yüreği Opal taşı olanlara.. O yüzden ben sevdiğime söylemek için bu bir çift sözü buldum şimdi eksik olansa sevdiğim.. O olsa da gerçi sevgisi eksik olacak ya neyse.. Bu ve bunun gibi birçok şiirden ve yazıdan haberdar olmak için lütfen aşağıdaki hesaplardan beni takip etmeyi unutmayın Instagram : @oguzhanahmett Twitter : @Oguzhnahmet Ve paylaşmak istediğiniz yada danışmak istediğiniz konularda mail adresimden bana ulaşabilirsiniz.. M: oguzhanahmetdemirel@gmail.com
Bağlanmayın birilerine delicesine ve en sevdiğiniz insanlara alışmayın öyle çok zamanı gelen herşeyin bitmek ve gitmek gibi acı bir acı yönü var. Hele ki herşeyinizi yapan,sizi toparlayan insanların gidişi.. Bazen bir ölünün peşinden ölmek isteriz ama bizi yanına alacak ne yeri nede zamanı kalmıştır. Öyleyse zamansız gidenlere...               ZAMANSIZ GİDİŞ Ne zaman bir ağrı girse başıma, Ellerine dokunan papatyalardan içerdim. Ne zaman uyku tutmasa, En derin uykularımdan seni dürterdim. Tüm gün boyunca yorulsam bile, Uyumak için hep seni beklerdim. Bilirsin bakamam öyle körü körüne bir yere, Ama oturur saatlerce seni izlerdim. Bilirsin pek müzik sevmem ben, Oturup saatlerce seni dinlerdim. Yorulurdun akşama kadar, Daha çok yorulma diye bulaşıkları dizerdim. Yüreğin küçücük senin, Üzülme diye dertlerimi gizlerim. Hiç olmadı bu gidişin Yanında yok ki gelsem sorsam sana; Şimdi bilmiyorum nasıl bakarım bana... Eğer bu yazıyı okuy...
Kalbinizi yakıp yıkan ve bundan hiç haberdar olmayan insanlar var biliyorum. Onun için kendi canınızdan bile fedakarlıklar yaptınız ama o hiç birinin farkında bile olmadı değil mi ? O zaman yalnış yerde doğru insana denk gelmişsiniz demektir o yüzden hep derim; İki yürek aynı anda denk düşmeli yoksa yanan canın haddi hesabı yok...     ÇOK GEÇ DENK DÜŞTÜK SENİNLE Çok geç denk düştük seninle ! Sen sefere giderken açık denizlere, Bense oturup limanlar yapmak istedim Yorgun argın dönersin ve dolar heryer Açıkta boynu bükük demirleme diye.. Çok geç denk düştük seninle ! Sen uçurtmanın ipi koptu diye küserken Kendi ellerimle uçurtmalar koydum Senin yorulupta nefes alacağın dağın eteklerine Belki tekrar uçurmak istersin diye.. Çok geç denk düştük seninle ! Sen evin boyasız diye sırtını dönerken Ben en sevdiğin çiçekleri topladım heryerden Avuç içlerimde ezerek sürdüm duvarlarına, Belki görürde mutlu olursun diye.. Ahh Ah Çok geç denk düştük seninle ! Sen değişt...
Tüm dünyanın kanayan yaraları var elbet bu gün birazda onları anlatmak,elimizden geldiği kadar sarmak toz pembe yaşamamak lazım diye yazıyorum.Medeni insan olacağız diye insanları görmezden gelmemek ve onlarında mutlu olduğu günlere ulaşmak ve onların mutluluğuyla mutlu olmak gerek...               MEDENİYET Şehirde yeni doğan bir çocuğun üç dil bilmesi, Elektrik varmamış köylerdeki çocukların yok sayılması mı ? Yüzlerce insanın şaşalı yemekler yiyip iş konuşması, Milyonlarca insanın çöplüklerde dolaşması mı ? Bar köşelerinde bahşişler atılması ve ardına bakılmaması Garibanın cebinde üç kuruş olmaması mı ? Birileri yerin yüz kat üzerinde otururken Birilerinin zar zor zemin katta yer bulması mı ? Varlığı olanın işlerinin anında hallolması, Varlığı olmayanın işlerim olacak diye sararıp solması mı ? Kimilerinin ayaklarına kapanılıp af dinlenirken, Kimilerinin azarlanması mı ? Bazılarına her doğan güneş ak iken, Bazılarına her gün kara yaz...
Bazı kayıpların telafisi yoktur insanın elinden hiçbir şey gelmez.Yürek yakar ama kimse bilipte yangının yerini söndüremez.En kötüsü de yıllarca aynı yatakta uyuduğun,aynı sudan içtiğin,aynı şarkıyı söylediğin insanı kaybetmek inanın telafisi yok...         HATRIMDAN ÇIKMAYANLAR Yine uyandım uykumdan, Gözlerim seni aramaklı oldu. Sahi söylesene sen gideli ne kadar oldu.. Kafamı çeviriyorum odamın sen dolu tarafına yoksun.. Bakınıyorum etrafa yoksun.. Bazı geceler elimle yokluyorum karanlık odayı yine yoksun.. Kimsesiz bir keder kaplıyor içimi nefessiz kalıyorum.Sen şimdi kızıyorsun bana bunları yazarken.Merak etme ilaçlarımı her gün alıyorum. Eksiksiz... Sarı olanlarıda mı ? dediğini duyar gibiyim onlarıda çok seviyorum artık. Çünkü hiç çıkmaz aklımdan demiştin ya hani; Ne kadar acı o kadar sağlık ve mutluluk diye.. Gerçi şimdi bakıyorum da çok acı çekiyorum ama ne mutluyum nede sağlıklı.. Her gece kendim doldurunca öğrendim babadan kalma meşeden ke...
Hayallerinizdeki insana benziyor diye sizi üzen insanları bırakın artık.. Kurduğunuz hayallere yelken açın. Ya alabora olursunuz derin sularda yada bir ada kurtarır sizi. Kim bilir belki zamanla çiçekler bile eklersiniz kumsalında...                 YAŞAMAK İSTİYORUM Ben artık her sabah uyandığımda bomboş duvarlara bakmak yerine, Huzura açılan kapıları olsun istiyorum evimin. O yüzden ben gidiyorum bu sefer senden Ve topladım tüm cesaretimi Artık boşa hayaller kurmak yerine ; Sahilde kumdan kaleler yapmak, Çaya üç şeker atmak, Denize doya doya bakmak, Yaşamak istiyorum özgürce... Özgürce yaşamak isteyenlere.. Çok yorulduğunu biliyorum öyle anlar oldu ki oturup çoğu kez isyan bile ettin. Aslında isyan etmek gereksiz bir eylem hiçbir şey düzelmeyecek defalarca kez hayal kurduğunu yanında uyanmak istediğin bir insan olduğunu da biliyorum gecenin en karanlık olduğu an sabah en yakın an gibi saçmalıkların seni avutmadığınıda biliyo...
Umrunda olmadığınız insanları düşünmeyin artık bu kadar. Çünkü onlar sıcak yataklarında uyurken siz kaç kereleri hesaplıyor olacaksınız gecenin bir köründe... Çünkü geceleri yalnız başınıza gireceksiniz o yatağa ve yalnız başınıza ağlayacak,sızlayacak kendinize dert yanacak kaç kere yalnış yaptığınızı hesaplayacaksınız umarım matematiğiniz kuvvetlidir !             KAÇ KERE ? Kaç yaprak düştü biliyor musun ? Yada kaç ağaç devrildi içimdeki kahırdan. Kaç kere nefes aldım ? Yada kaç kere yandı yüreğim.. Kaç bahar geçti sensiz ? Yada kaç çiçek ezildi ayaklarımın altında. Kaç kere yürümekten yoruldum ? Yada kaç kere tükendim.. Kaç gün açılmadı gözlerim kan çanağı ? Yada kaç damla düştü gözlerimden.. Bilemezsin ! Bilsende üzülmezsin ya gerçi... Gecenin bir köründe sessiz sessiz ağlayanlara.. En sonunda da sabah olacak siz hala hesap yaparken bulacaksınız kendinizi, evinizin odalarından birisi açılacak içeride birileri dola...
En kötüsü de inandığınız insanların buna değmediğini,uzun zamandır boşa kürek çektiğinizi gördüğünüz andır. Size bir tavsiye ya küreği büyütün yada denizi değiştirin !                 ÇIRPINIŞIM Yine kapandı kapılarım, Anahtarları cebimde ama takatim kilitli. İçimden uğurladığım birileri var, Yeri cam kenarı ve biletli... Sigara kullanmazdım ben ama, Bir bakışıyla ciğerimi mahvetti. Çokta sakar değildi aslında, Tüm hayallerimi kirletti. Bilmezdim o kadar soğuk kanlı olduğunu, Gözlerinin önünde öldüm sadece seyretti.. Çırpınışları duyulmayanlara.. Demek küreğide büyütmediniz denizide değiştirmekten vazgeçmediniz peki o suda boğulmamak için bir çareniz varmı ? Bildiğim bir yol var aslında eskiden denizlerde kaybolunca bir adaya çıkılır oradaki tüm ağaçları toplayıp kocaman bir dağ yaparlarmış. Sende filmlerden hatırlarsın şimdi sonra bir geminin gelmesini ufukta görünmesini bekleyip tamda o vakit yakarlarmış ağaçları.. Peki hiç ...
Öyle çok yoruldum ki kılımı kıpırdatacak kadar takatim kalmadı bile.. Ama sen gel desen ölene kadar koşacak gücüm var sanki içimde.          İÇİM AĞIR Söylendi durdu şarkılar sabaha kadar, Tüm ezgilere kulağım sağır. Hançerinin ucu dikenli ama, Tutup çıkaracak kolum benden bile ağır. Yürüyorum sanıyor herkes bir yerlere, Bilmiyorlar ki yolların sonu hep kahır. Beni gitmekle tehdit ediyorsun da, Bedenim zaten ölmeye dünden hazır.. Yorulmuş ve bitkinlere... Ölmek için geldik şu dünyaya her saniye milyonlarca hücre kendini yeniliyor milyonlarcası ise ölümle yüzleşiyor bizde hiçbir şeyin farkında olmadan yaşamaya devam ediyoruz bunu neden mi anlattım size öyle durumlar oluyor ki insanın hiçbir şey yapmaya gücü umudu ve takati kalmıyor o anlarda bile kendini yenileyen size hayat veren hücreler var yalnız değilsiniz. Birde dışarıya mutlu görünmek denen olay vardır içinizde ölüm ama dışımızda bayram insanlar uzaktan anlamaz istemezsiniz size değiştiği...
Sahte gülüşlerden ve sevgilerde sıkılıp hayal kurduğunu biliyorum ama merak etme geçte olsa sevdiğinle uyanacak,bu günleri hatırlayıp gülümseyeceksin.. Yüreğini ferah tut ve öyle dalıp gitme uzaklara sonra alay ediyorlar..    YILLAR SONRASINA ÖZLEM Bazen yıllar sonrasını özlüyor insan, Sevdiğiyle uyanmayı, Ciğerine çekmeyi doya doya kokusunu İlk kahvaltıyı En çokta ; Çocuğunu kucağına aldığı zaman onun yüz ifadesini. Kanepede birlikte uyuya kalmayı Piknik yapmayı ve çocuklar top oynarken, Geçmişi konuşmayı. Ne bileyim insan göz göre göre Yaşlanıp ölmeyi istiyor bazen kurduğu hayalleri için.. Sonra kayboluyor gözünün önünden hayaller Ve bu güne küfrediyorsun... Bile bile yaşlanmayı isteyenlere.. Kim istemez sevdiği kadının kollarında uyanmayı ona hediyeler almayı,süprizler yapmayı,çocuklarıyla oynamayı bunlar elbet olacak ama her kötü anın geçmediği gibi hemen böyle şeyler de hemen gelmez beklemek sabretmek ve umut etmek gerekiyor. Sana en çok yardımcı ola...
İçinizde olan birisi hiç sizi tanımıyormuş gibi baktı mı size ? Bana bir kere bakmıştı.. Ve ben o an anladım dünyanın en soğuk yerinden daha soğuk yerler olduğunu. En büyük soğukluğun insanın içini acıtan bir çift göz olduğunu...     YAĞMUR DAMLALARI Hiç yağmurlu bir havada kafanı kaldırıp gökyüzüne baktın mı ? Ne kadar acı değil mi o an Tam mutlu oldum derken, İçine içine düşer ya gözlerinin o yağmur damlası Ciğerini söker ya hani acısı Artık kafamı kaldırıp sana baktığım zaman yağmur damlaları düşüyor gözlerime... Hayal kırıklıklarına bakanlara... Sizde kafanızı kaldırıp gökyüzüne baktığınız zaman gözlerinizin içine yağmur damlaları düşüyorsa gözlerinizi kapatın kaçıp gitmeyin yağmurun altında çünkü bir başka günde bir damla su bile bulamayabilirsiniz... Bu ve bunun gibi birçok şiirden ve yazıdan haberdar olmak için lütfen aşağıdaki hesaplardan beni takip etmeyi unutmayın Instagram : @oguzhanahmett Twitter : @Oguzhnahmet Ve paylaşmak istedi...
Bir durakta akşam üstü gördüğün birini her gün aynı saatte aynı yerde bekledin biliyorum. Onu bir an görmek yeniden seyredebilmek ve ona merhaba demek için haftalarca aynı gün aynı saatte orda oldun mu ? Ya hiç adını bile bilmediğin birine şiirler yazdın mı sesini hayal ederek ? Bunu sadece aptallar yapar... Ve biz göz göre göre kendi şehrimizde aptal olmayı seçtik..                ŞEHRİM Eğer ay ışığı vurursa bir şehrin denizine  Çocukları şair olur derler  Her akşam ayrı koşarlar sevdiğine  Uzun uzun izleyip içini dökerler bir avuç yakamoza.. Sen benim şehrime vuran ay ışığısın Bense sana her akşam yalın ayak koşan bir çocuk... Sevdası yakamoz olanlara... Bu ve bunun gibi birçok şiirden ve yazıdan haberdar olmak için lütfen aşağıdaki hesaplardan beni takip etmeyi unutmayın Instagram : @oguzhanahmett Twitter : @Oguzhnahmet Ve paylaşmak istediğiniz yada danışmak istediğiniz konularda mail adre...
Ölüm çiçeği şiirini yazıp yüreğinde sevdiğini öldüremeyen Adem Gariboğlu gibiyim bu gün. Toprak oluyorum gün geçtikçe ve suyumdan her damlayı sana verdikçe.. Ama insanın içi kurumasın geri kalan herşeye yeter tüm sular... Nice derinlerden çıkmış kuru toprak gibiyim, Ne ekin ekilir benden Nede çocuklar koşar üstümde.. Sulasan şimdi beni; Ya çamur olurum yada elini kirletir oracıkta kalırım. Ne sen bana yeniden umut olursun Nede ben sana bir avuç nimet.. Yüreğini kurutup umutları hala vaha olanlara... Bu ve bunun gibi birçok şiirden ve yazıdan haberdar olmak için lütfen aşağıdaki hesaplardan beni takip etmeyi unutmayın Instagram : @oguzhanahmett Twitter : @Oguzhnahmet Ve paylaşmak istediğiniz yada danışmak istediğiniz konularda mail adresimden bana ulaşabilirsiniz.. M: oguzhanahmetdemirel@gmail.com
İçinizden uğurladığınız insanın sizin limanınızı da yakıp gitmesi ne kadar acı değil mi? Hemde her kıvılcıma,dökülen korlara içimiz razıyken.. Tutun kolundan yüreğinizin ve yakındaki bir yere oturun çünkü dönmeyecek uğurlanan... Zaten dönsede artık ne kalan kalan nede uğurlanan uğurlanan olur ya...             ÇAM KIYMIĞIM Bir parça çam kıymığı battı sen giderken yüreğime.. Bilmezsin ki karartır çam ağacı çıkarmazsan yaradan, Kanarda yaram üzülürsün diye çıkaramadım. Kararıp gitti yüreğim.. Sen hiç bilmeden. İçimizden uğurlananlara... Çam kıymığı aslında o kadar acı veren birşey değilmiş ama ilk battığı anda gözlerinizden yaş gelecek kadar büyük bir ağrı beyninize hücum eder sonra birden bağırır hiç olmadığı kadar acı çekersiniz. Çam kıymığının anlatmaya yazmaya değer tarafı ise onu yerinden çıkardıktan sonra çıkarılan yeri kapkara halde bırakması ve çıkan yerin günlerce haftalarca ağrımasıdır. Yüreğimize batan seylerde öyle değilmidir çık...
İnsan inanmak yerine sevdiğine sorar ya hani; Ben senin için neyim ? Ama cevabı hiçbir zaman beğenmez.. Çünkü herkesin anlatışı farklıdır sevdiğini.Kimisi dağlar,denizler kimiside çocukluk hayalleri gibi anlatır... Bense gittikten sonra anlatmayı seçtim.                          SEN... Sen insanlar alay eder diye yazamadığım şiirlerim.. Sokakta söyleyemediğim türkülerim Uzak diye gidemediğim köylerimsin.. Küçükken ayağımın altına tabure koyup pencereden izlediğim, Mahalle çocuklarım Kaybolurum diye uzaklaşamadığım sokağım, Hep beklediğim ama hiç gelmeyen baharımsın sen benim... Ve sen benim diğer yarımsın. Sevdiğiniz insan sizi anlatıyorsa size beğenin zira sevdiğine hasret kalan milyonlar var.. Milyonlara.. Birde sevdiği insan beğenmedi diye başka insanlar olmaya çalışmak diye birşey var son günlerde. Eğer seni zaten sen olduğun için sevmeyecekse değişmenin ne anlamı ne gereği var ki demek ki o insan ke...
Hiç yüreğinin diğer yarısının gidişini izledin mi?Çoğusu ağlar ve gözyaşları kapatır gözlerini. Yalnızca cesurlar izlerler acaba geriye dönüp son birkez bakar mı diye yüreğinin diğer yarısı. Avazı çıktığı kadar bağırır ama sadece kendisi duyar feryatlarını hoşça kalanlara yazılan bir şeydir bu okuyacağın..    KAL.. Demek gidiyorsun ha ? Şimdi ben sana Aşık Veysel'de olsam, Sen çıkarıp atarsın o güzelim umutlarımı Ayakkabılarının içine bakmaya tenezzül bile etmeden.. Sezen Aksu gibi beş dakikada, Yıllarca dinlenecek olan şarkılarda yazsam da sana, Sen bana bir gidiyorum bile yazmazsın... Öyleyse; Hoşçakal elimin titrek tarafı Yüreğimin arafı hoşçakal Hoşçakal Hoşça kal.. Kal ! Kal... Hoşça kalanlara... Yüreğimizde hoşça kalan insanlar oldu elbet sadece birazcık daha fazla ağırlık çalışın çünkü giderken epey el sallamanız gerekecek ardından ve sabah uyandığında kolunun acısını değil yüreğinin acısını düşünüyor olacaksın... Diğer günlerde ise neden daha f...
Dokunduğunuz her şeyde ona rastlamak ne kadar kötü değil mi ? Evinin duvarlarında,her zaman yürüdüğün yolda,en sevdiğin müzikte onun elinin olması ne kadar kötü halbuki silmek istersin onu bilmezsin ki yine kalbine onun eli dokundu en kötüsüde onu ezberlemek olur her gözünü kapattığında ona gitmek olur ya o yüzden yazılan bir şeydir bu okuyacağın...     SEN YAZILI KAĞITLAR Bir balıkçı teknesinde ezberledim sesinin her tonunu.. Uzadıkça ufka doğru yolculuğum, Rüzgarlarla birlikte sen vurdun yüzüme ve kulaklarıma.. Cebimden çıkan sen yazılı yırtık pırtık kağıtlara; Uçmayı öğretmek istedim senin huzurunda  Ah benim maviliğim... Ah benim uçsuz bucaksız denizim... Sevda kuşun  kanadında  diyorlar ya hani o zaman konmayalım mı kuşun kanadına birlikte?Uçmayalım mı derin maviliklere ve sana ? Sizde gökyüzünü denizleri mavilikleri izlediğiniz insanı yine o mavilikleri bir balıkçı teknesinde anarsanız beni öyle güzel anlayacaksınız ki belki o zam...
Sen hiç birilerini bekledin mi diye sormayacağım sana çünkü bekledin.. Belki hiç ama hiç gelmeyecek birini,belkide yaşayan bir ölüyü günlerce,haftalarca,aylarca bekledin sonra gelir gibi oldu ama yine gelmedi biliyorum.Beklediğin her gün sana kalabalıklar içinde ağlamamayı avazın çıktığı kadar susmayı ve için cam kırıklarıyla kesilirken gülmeyi öğretti o yüzden bu şiirde kendini bulacaksin         BEKLEYİŞİM.. Şimdi kocaman bir bekleyiş sardı dört bir yanımı Elimde hala yüzünün ve saçlarının kokusu.. Ve giden hiç kimsenin dönmediği o karanlık yerden Valizin ellerinden düşercesine koşuyorsun bana doğru Ağlayan gözümden dökülen birkaç damla yaşla dilimde bir söz Leyla'nın Mecnun'u beklediği gibi bekledim seni... Beklenenlere ve hiç gelmeyenlere... Bazende beklediğin insanın senin beklediğini görmesi gerekiyor ya senden sen hazır değilsin diye gittiyse ve hazır olmanı bekliyorsa.. Ama unutma bu kocaman hayat bir ihtimali bekleyecek kadar uzun değil o yüz...
 Herkesin yüreğine dokunan şeyler vardır elbet kimisi bunları kağıda döker kimiside kağıda bile vermez sırlarını bense onca insanın hiç acımadan kıydığı o ağacın binlerce yaprağından birine güvenmeyi seçenlerdenim içimden dökülen şiirlerim ve sözlerim umarım hayatın bir yerinde size ışık olur ve sizi mutlu eder.. Çok sevdiğimiz insanlara baktıkça onları en küçük ayrıntısına kadar inceledikçe yüzünü,kokusunu,bakışlarını,gülüşünü ve kirpiklerinin sayısını ezberlerken yazılan sözlerin ve şiirlerin bizdeki yeri çok başkadır Çünkü o anı kimse öyle güzel ve anlamlı göremez sizin gözünüzden o yüzden bende yeri çok başka olan bir şiirim ;         EZBERLEYEREK İZLEDİĞİM.. Masmavi gökyüzünü seyrederken gelirsin hep aklıma.. Evimin küçük ama çiçekli penceresinde bulurum hep kendimi, Leylaklarının kokusunu çektikçe içime usul usul Tepeden tırnağa sen kokmaya başlarım ki sorma.. En çok o halini severim mavinin  Mavinin en çok sen halini severim.. M...