Kayıtlar

Ekim, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
BİR YAPRAK KONDU CAMIMA Bir yaprak kondu camıma Aylardan mayıstı halbuki Kırılıp düşmüş dalından Ne derdi vardı kim bilir Belkide sevdiğine kavuşacaktı Ama bir rüzgar alıp getirdi bana Aldım avuçlarıma Ayraç yaptım kitaplarıma Rengarenk boyadım Bir sabah farkettim Kuruyup gittiğini Kızgınım kendime Bıraktım artık benim olmayanı sahiplenmeyi Yaprakları boyamıyorum Kitap okuyamıyorum artık..
SEN BENİM ŞEHRİM Takvimler yine sen bugün Birazdan zamanda sana durur zaten Kuşlar uçmaya başlar coğrafyanda Ve koşmaya başlar çocuklar sokaklarında Sende buluşur sevgililer kaçak göçek Balıkçılar hep sana açılır Senden seyredilir en güzel manzaralar Toprağında açar en güzel çiçekler Yollar hep sana çıkar Şarkılar sana yazılır durmadan Öyle ya sen benim şehrim Memleketimsin..
YÜREĞİMDEKİ GONCA Bir kar tanesi kondu bu sabah Yüreğimin ortasındaki goncaya Oysa ki yüreğim günlük güneşlikti Ne de habersiz gelmiş kış Daha yapacak çok işimiz vardı Dokunacaktım sana Toprağını kazacaktım Kendi suyumdan su katacaktım Yanına uzanacaktım belki Uçsuz bucaksız göğü seyredecektik Olmadı.. Yapamadım Ben ılık rüzgarlardan bile saklarken seni Hain bir soğuk değdi sana Artık ne sen çiçek açarsın Ne de ben seyrederim gökyüzünü eskisi gibi..
İKİ GÖLGE Yabancı bir sokak lambası Altında ben ve düşlerim Gözlediğim bir pencere var aslında Ahh ah ! Ne çiçekler açtı o pencerede Ne baharlar ne sonbaharlar bir bilsen Bir sen açmadın o pencereyi Bense inatla sevdim; Evinin sokağa bakan yanını.. Kaldırımlarını.. Kuşlarını sevdim Daha da severdim doğrusu Dün gece iki gölge gördüm Rengini ezberlediğim perdende O an öldüm galiba Vurdum kuşlarını sokağın Geçemez oldum Adını bile diyemez oldum kendime Vazgeçtim sevmekten seni Ve vazgeçtim sokak lambalarını sevmekten
GÖKYÜZÜ GRİYE BOYANIR Gökyüzü griye boyanır ben ağlayinca Hüzünden midir yoksa Denizler daha güzel görünsün diye mi bilemem Birşey var bildiğim Denize tadını veren Gözümün yaşları Ve şehrime adını veren Sen ! İkisi de anlamsız İkisi de imkansız..
İÇ YAKAN NE VARSA Bırak beni bana Sen yine git öylece Götür çiçeklerini kimse görmeden Ve kimse duymadan seni, Şarkılar söyle usulca havaya Ben artık ne çiçek koklamak Nede şarkılar duymak istiyorum senden Sadece yürümek Soğuk bir kış günü Yada nefes almak Yüksek bir tepede ciğerlerim yanana kadar Kötü olan iç yakan ne varsa istiyorum şimdi Ama seni değil Öylesin biliyorum...
KALBİM HEP 17 Kim derdi 22'lik bir adamın kalbi 17 Akli hep İstanbul olmuş Gördüğü kırmızı bir çiçek var Denize sırtını yaslamış bir kadının avuçlarında duran Eteği uzun ve çiçekli,kadının Lafı naif ve papatya kokusu En içten gülüşüyle kalmıyor Ne acı ne ölüm korkusu İşte öyle bir 17 kalbim On yedi yaşında atmaya başlar insanın kalbi aslında o yüzden en çaresiz ve en saf duyguları hep on yedi yaşında kullanılır insanın aşık olur güvenir sever saygı duyar siz siz olun on yedi yaşınızı her zaman koruyun...
YARIM KALIYOR İNSAN Çiğnenmiş dağlarımın ıssız çimeni Şu derdimin bir tek sendin bileni Unutulmuyor içinde insanın ne kalanı nede öleni Seven ölmedikten sonra.. Ardından yarınlar geliyor sevenin Dünden habersiz Dağlarda çimenler tekrar yeşeriyor Bulutlar hep aynı yerde Öldüğüyle kalıyor insan Yada bir gece yarısı içinde öldüremediğiyle Yani hep kalıyor insan Ya yarım Yada daha da yarım... Yarım kalan herkes aslında birer katildir yada katil olmaya aday. Boşuna beklemeyin kendi kendine ölmez yarım kalanlar kurşun işlemez,laf dinlemez git desen gitmez sadece en güzel anılarla aklına gelir yürüdüğün yolları hatırlatır sana ve sen yaşadığına tekrar pişman olursun...